1 Haziran 2012 Cuma

Tibet'in Gizemi - Şubat-2007

                                     TİBET'İN GİZEMİ

   Dunya kultur, din, gelenek farkliliklarini tatma sevdalilari ve dagci gezginlerinin, hep gitmek istedikleri bir ulke vardir ki bu ulke cografik olarak dunyanin iklim ve bitki cesitliliginden en magrum olanlarindan biri, kislari kurak ve sert ruzgarlariyla, yazlari fazla dusmeyen yagmurlariyla bu ulke insanlari,Dunyanin en yuksek dag ve platolarinda kendilerine yurt edinmis ozgun mu ozgun, etnik cesitliligle tibetliler ve ulkeleri tibet akla gelir.
yuzyillar boyunca dis dunyaya kendini kapatmayi becermis bu gizemli, ancak bir o kadarda basit bir o kadar da zor hayat sartlari ve oldukca ekolojik yasamlariyla, bu yanik guleryuzlu. cekik gozlu. orgulu sacli halk gipta edilecek adaptasyonlariyla, benim icin hep merak konusu olmustur.
.
  Bu ulkeye gitme nedenlerimden biri yuzlerce yuksek dagin ve gollerin esigindeki yasamlari , digeride budist inanislariyla ozgun etnik cesitliliginden bir parcasini gorebilmek tadabilmek biraz olsun anlayabilmekti.
Kislari hep parlayan gunesi ve soguk sert ruzgarlariyla, ocak ayinda, bu topraklarda cok kisa olan, bu ilk gezimde, karayolu ile Katmandu - Lhasa arasindaki hac yolunda gectigimiz yuksek platolar 7 binlere varan daglar buz tutmus goller ve 5500m gecitlerden gecerken bircok manastir ve koylerde durakladik degisen kasaba ve kentlesmeyide gorduk, yol guzergahimiz 3 jeep ile katmandudan baslayip Nyalam lhatse Shigatse Gyantse ve Lhasa ya varisti.Bu bir turistik rotaydi ancak kis doneminde pek az turist buralari ziyarete gitmekte boyle olmasi buyuk bir sansti cunku turist yerine kislari yuksek platolardan, koylerden sehirlere inen alis veris ve manastirlarda ibadet yapmaya gelmis renkli tibet halkinin cesitliligi ile doluydu tum sokaklar.
  Gectigimiz koylerdeki evlerin catilarinda calilara , agaclara, yuksek tepelere asilmis renkli dua bayraklari dalgalandikca dualarin ruzgarla ucusup yasamlarina refah ve sans getirdiklerine inanirlar. Kurak ve corak gozuken bu yuksek daglarin ancak en yukseklerindekilerin 6 ,7 binin uzeri karla kaplidir alcaklardaki kar sert ruzgarla savrulur zaten kis ayinda pek yagis dusmez buralara.
1949 yilindan itibaren Cin baskisi ve isgalinden beri ulke insanlari    Cinlilerin soyledikleri gibi ve bu sozlerin kullanilmasini istedikleri - kultur devrimini- yasamislar, bunun hic kulak arkasi edilemeyecek uzun aci bir hikayesi var oyleki binlerce insanin cektigi acilar degisimler , zorlamalar , yuzyillar boyu geleneklerine cok bagli halk birden bu gelenekerinden, ibadetlerinden tam anlamiyla vazgecilmeye zorlanmis, bu degisen sisteme buyuk kayiplar vermis ve acili yillar sonrasi boyun egmek zorunda kalmislar, Gelen sistemin tabiki faydalari su gun gorulebilinir, yollar, okullar hastaneler ve batinin renkleri hatta mcdonald in kokusu bile!!! .. ancak goturdukleri cok daha fazla olmus, tek bir ornek Lhasa sokaklarinda 1949 martinda 3 gunde 15 bin tibetlinin cesetleri gibi.
1960 larda Cin hukumeti, tibetli ciftci halkin yuzyillardir ana besin kaynagi olarak topraklarina ektigi arpa yerine bugday ve princ ekilmesi sartini koymus ancak tabiat sartlarinda bu hic verim vermemis ve yillarca sefillik ve acliktan olenler olmustur, binlerce can kaybindan sonra bu politikadan vazgecilmis ve tekrar arpa yetistirilmesine izin verilmistir. Buna ragmen bugun orada genelde gorebildigim kadar,gecmise ve yasananlara ait ne kin ne de nefret vardi, bu budizmin verdigi bir bilgelik olsa gerek diye dusunuyorum, Bugun tibet halki uzun yillar sonrasi harabeye donmus manastirlarinin 80 li yillarda kalkan ibadet yasagindan sonra, 90 li yillarin basinda tadil edilip, acilan manastirlarinda inanis ve ibadetlerini, yineden sukunet ile devam etmenin mutlulugunda ve huzurundalar
   Her tibetli gununun bir zamanini mutlaka ibadete ayirir,bu gunluk yasamin bir parcasidir. ister dagda, ister sehirde olsun buna zaman ve ozen gosterirler.Bircogu aydinlamaya yani nirvanaya ulasmanin yolu olduguna inanirlar, inanislarina gore uc ana yolu vardir : Hinayana yani, kisinin aydinlanmaya giden yolun, arzularin otesine gecmeyle olusuna inanmadir. Mahayana: bu daha yuksek bir nirvanadir cunku sadece kisi degildir tolera ve comertlik vermesi gereken, tum yasayan canlilardir,,Tantrayana: bir ust yoldur bu, ana inanis, herkese karsi bagislayici olmak ve enerjinin dogaya yoneltilmesini amac gutmektedir.
 Manastirlarin hemen hemen hepsi yamac ve tepelere kurulmus, Uzaktan baktiginizda beyaz ve kiremit kirmizisi binalariyla temiz pak birer koy gibi duruyor, dar tas sokaklar turuncu giyimli rahip ve rahibelerin calistigi mekanlar, kaldigi evler, egitimlerini aldiklari mekanlar, buyuk mutfaklar, ibadet yerleri, tapinaklar, rengarenk tanri figurleri ile donanmis tutsu ve yak yagi mumlariyla, tavanlarindan sarkan islemeli ipekleriyle, dantel gibi boyanmis renkli tavanlariyla, isli puslu serin ic mekanlar ziyaretcilerle dolup tasiyor...,, herkes bir sessizlik halinde saat yonunde ana dualari olan, om mani pad me hum sozlerini mirildanarak koca manastirlarda hafif bir ugultuyla, sanki o rengarenk tanri figurleriyle karsilikli konusuyormuscasina girer cikar bu manastirlara..
  Kirsal bolge insanlari coluk cocuk yetiskin bir araya gelerek cay, bira icerek saatlerce gunluk yasamlarini konusmayi, toplu piknikler yapmayi cok seviyorlar
Bildigimiz caylardan degildir ictikleri oradaki zor sartlarda en iyi yetisen ve ana besin kaynaklari olan kavrulmus arpa unu sicak su tuz ve yak tereyagindan yapilma cayi gunde ortalama kisi basi 30- 40 bardak tuketmekte, bu hava sartlarinda alinan sicak sivi ve ana gida olmakla beraber bir araya gelme merasimidir de. Termoslara konmus, her yerde,,, meydanlarda, sokaklarda, dukkan onlerinde kis gunesi altinda yere cokmus obek obek cay icen tibetliyi gormek sasirtici degil. Daglardaki gocebe halkin ana yemegi guttukleri hayvanlar ve sampadir. Sampa kavrulmus arpa unu tereyag ve sicak sudan yapilan bulamac gibi bir yiyecektir, icine seker de koyarsaniz oldukca guzel.

  Kirsal kesimlerde yasayan kucuk ciftcilerin ve yoruklerin bir diger yasam kaynagi ve besini bu soguk ve az sayili bitki ortusu olan daglara dayanikli olan Yak hayvani,, bu hayvanin eti sutu yagi derisi yunu degildir sadece kullanilan cok saglam olan kemikleriyle de alet, taki yaparlar kendilerine, Taki takmayi kadin erkek tum halki sever.hatta geleneksel motifleri ve dini sembol islemeli veya oymali bir cok taki hazirlar ve bunlari kis doneminde sehirlere indirip yerli yabanci turistlere satarlar.Yak hayvaninin yununden derisinden kiyafet ayakkabi cadir dokuma , diskisindanda yakit ureten bu gocebe halk tam anlamiyla ekolojik yasamlarindan hic mi hic yakinir gorunmuyorlar. Orman ve agactan yoksun bir memlekettir sadece bir bolge ormanlik, bu yuzden tum kirsal kesim isinmalarini yak tezegiyle sagliyor
  Bir Tibet linin hangi etnik gruptan oldugunu hatta ne is veya nasil bir yasama sahip olduklarini giydikleri kiyafet, taki ve sac orgu bicimiyle anlarsiniz, Her yorenin geleneksel kiyafet cesitliligi inanilmaz guzel, Ancak batinin ve Cin in getirdigi degisimler sehirlerdeki tibetli halki fazlasiyla degistirmis ozgunluklerinden koparmis onlari, Lhasa, Barkhor meydaninda turistlere cile cektiren dilenciler ve her seyi 4 misline satmaya calisan saticilar bunun en acik ornegi
   Baskent Lhasa da Tibetliden cok Cinli nufusu gorduk, Devrimden sonra Cin halkina vergi ve is kolaylikari sunularak Cinden buraya goc hizlandirilmis, Su gun devlet ve ust duzey calisanlarin buyuk cogunlugu Cinli halktan Tibetli ise alt duzey islerinde, Cince ogrenmek sart Tibet dilinide konusmak serbest, Ancak gecmisten veya Cin siyasetinden konusmak, yayin yapmak ve Dali Lama hakkinda soz ve resim hala yasak. Manastir rehberimiz bize girmeden once manastir cevresinde politik ve gecmis ile ilgili sualler sormamamizi rica etmisti, Ki bu sahis daha iyi bir egitim almak amaciyla kacak yollardan daglari asarak Hindistandaki Tibet multeci okullarinda okumak icin yillarca ailesinden uzak kalmis ve tekrar Tibete donup rehber olmus,.

  Ulke halki pek kolay kolay yurt disina cikamiyor pek az sayida kisi bunu yapma sansina sahip, hala su gun bile Dali lama nin memleket edindigi Hindistan Dramsala ya yuksek daglardan az erzak ve yoksun kiyafetlerle soguk hava sartlarinda haftalarca suren kacis yolunda eziyetlerle asilan bu yolda kacis mucadelesi yapanlar var.
  Tibete gidisimin devami olacak ulkenin ozellikle kirsal ve etnic ozgunlugun degismedigi yoruk hayatini daha derinden gormek icin tekrar gidecegimi aklima koydum

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder